Bu Blogda Ara

17 Nisan 2011 Pazar

Eski Sabır Turşusu

Aslı değil, işimiz suretiyle
Hani daha dün hayal etmiştim ben bunu, barkovizyondan seyretmiştim usul usul.
Birileri benden daha güzel demiş vaktinde, ondan ben demiyorum bir şey.
Yoksa ben de biliyorum tıslamasını, çığlık atmasını kahkaha yaması, dekupaj kafası---
Benim suratımdan bin parça düşürmem meşhurmuş
Bana uğrayanlar öyle diyor…


Kalem tutamıyorum, nörolojik sorunlarım var.
İşimi aslından değil suretinden kopyaladım.
Derken biri çöpü çıkarttı, diğeri kahve falı kapattı, o fala kimse bakmadı.
Yoksa ben de biliyorum görmesini, görüp söylemesini makine gibi, r2d2 kafası---
Benim isteklerim bitmez ki ben insanım.
İstediklerim istemediğim gibi giderse, eehhh hoooopppaaa…
Bana annem öyle diyor…


Kıskanamam suretleri, ben manyak mıyım?
Hem zaten bunca zahmetin yükleri altında sinir hastasıyken bir de el kiri nesi?
Azıcık beyaz sabun, azıcık çamaşır suyu ve cifle aktivasyon başlatacağım.
Her seferinde duyularımı törpülesem de hayatıma torpil geçiyorum böylelikle.
Kendime kıyak kızak işte bir şey.
Yani olmuyor bazen, bazen, bazı anlarda olmuyor.
Bana kim öyle diyor?


Mektuplarımı büyük bir özveriyle nakışladım.
Adres bulmam lazım gönderecek.
Sabahları bazı anlarda bir tuhaflık oluyor –o da çok nadir-
2 ila 3 dakika sürüyor bu tuhaflık.
Keyif yoksunu oluyor süre itibariyle.
Kimisi bunu haz unsuru olarak algılıyor ve seviyor.
Yalnızlık koması gibi geliyor bana.
Ben öyle diyorum…

Derken bir de bakıyorum ki; abi oha!
Kim ulan bu yanı başımda yatan pezevenk?
Bu gibi anlarda sakin oluyorum ve bıçağımı kullanıyorum.
O bölümü küp küp kesip teflon tavaya atıyorum.
Harlı ateşte çevirip birinin tüpü kapatmasını bekliyorum.
O biri zaten tüpü kapatmak üzere orada hazır bulunuyor.
O birinden her eve lazım.
Bana biri öyle diyor…


Kişisel şeyler bunlar…
Anlatsan olmaz, anlatmasan patlar…
Yazdırır, çizdirir, ilaç firmalarına kazandırır.
Ve tekel votka 9.95 kırmızı kapaklı yağız bir delikanlı.
Ona aşığım, o bana âşık. Sarhoş sarhoş sevişiyoruz işte.